Bu kış, Woody Allen filmlerinin hayranı olarak “Midnight in Paris” filmini sinemada izlediğimde en kısa sürede Paris`i görmem gerek dedim kendime. Ağustos ortası gibi spontane olarak bayram tatilinde Paris`e gitmeye karar verdiğimde, 3 gün içinde uçak bileti, otel, vize işlerini hallettim. Paris`te nereler gezilir, nerede ne yenir araştırıp bulduğum favori siteleri ve kendi derlediğim haritaları paylaşıyorum:
http://en.parisinfo.com/ Aradığınız her bilgi bu sitede.
http://hipparis.com/ Mutlaka göz atılmalı, turist değil de bir Parisli gibi gezmek istiyorsanız.
http://www.cokgezenlerkulubu.com/city/view/paris/66 Fotoromanlara dikkat.
Paris Sightseeing Map
Gurme Paris Map
Alışveriş yapmak isterseniz
Paris`in görülmesi gereken turistik yerlerinin listesi (birbirine yakın yerleri aynı renkle yazıyorum)
- Notre-Dame de Paris
- La Conciergerie
- Fontaine Saint-Michel
- Le Tombeau de Napoléon
- Eiffel Tower – Champ de Mars
- Jardins du Trocadéro
- Avenue des Champs Élysées
- Arc de triomphe
- Place du Panthéon
- Saint-Germain-des-Prés (*)
- Latin Quarter (*)
- Jardin du Luksembourg (*)
- Sacré-cœur
- Place du Tertre
- Biblitothèque-musée de l’Opéra
- Jardin des Tuileries
- Le Grand Louvre
- Pont des Arts
- Place de la Concorde
- Église De La Madeleine
- Pont Alexandre III
- Le Petit Palais
- Le Grand Palais
- Place Igor Stravinsky
- Jardin du Palais Royal
- Place des Victoires
- Voyage de Noël – Gare Saint Lazare
Benim gezmekten görmekten en çok zevk aldığım bölgeler; caddelerinin, sokaklarının üzerinde sıra sıra cafeler, küçük tarz dükkanlar ve büyük markaların mağazalarının olduğu Latin Quarter ve Saint-Germain-des-Prés bölgeleriydi. Bu bölgelerin ortasında bulunan Jardin du Luksembourg ise sayfiye yeri gibi dinlendiriciydi. Gördüğünüz her pasaja girmenizi tavsiye ederim, güzel süprizlerle karşılaşabilirsiniz.
İşinize yarayacak Fransızca kelimeler
- place – meydan
- jardin – bahçe
- palais -saray
- quai – liman
- pont – köprü
- rue – cadde
- Boulevard – bulvar
- fontaine – çeşme (havuz)
- Arrondissement – bölge
- oui – evet
- aucun – hayır
- merci – teşekkürler
- L’addition s’il vous plaît – hesap lütfen
- pardon
- bonjour – merhaba, günaydın
- bonsoir – iyi akşamlar
- au revoir – güle güle
Telaffuzun ne kadar farklı olduğunu hatırlatmam gerektiğini düşünüyorum. O kadar farklı ki, metroda giderken, durağım geldiğinde anonstan duyar inerim diye düşünüp bir kaç kez durağı kaçırdığım oldu.
Paris sokak modası
Erkekler için: Espadril, çorapsız olarak giyilmiş. Bilekler gözükecek şekilde dar paça pantolon, eğer pantolon uzunsa bileklerden kıvrılınır. Üstte gömlek ya da baskısız t-shirt, çizgili olabilir. Hava serinse boyunda şal, güneşliyse yüzde güneş gözlüğü. Örnek.
Kadınlar için: Yaşadınız, gözenekleriniz nefes alacak! Yüzünüzü o iğrenç fondotenlerle boyamanıza, saçlarınızı fönle mahvedip bir örnek olmanıza gerek kalmayacak. Parisli kadınlar, doğal görünümden yana; saçlarını dağınık toplayıp yüzlerindeki ufak tefek pürüzlere aldırmayarak hafif makyajla çıkıyorlar sokağa. Yine ayaklarda espadril ya da babet, hava çok sıcak değilse skinny jeans, şık bir bluz ve tabi ki şal, hava sıcaksa tiril tiril bir elbise ya da şort ve çizgili t-shirt. Örnek. Saçlarda bir bant olabilir, omuzlarda her daim büyük çantalar! Eh tabi büyük güneş gözlüklerini de unutmamak lazım. Bir de fazla gülümsemeyen bir surat ifadesi! Cool olun!
Ben, hani şu karikatürlerdeki üzerinde yağmurla dolaşan insanların tersine, üzerimde güneşle dolaşan biri olduğum için 4 gün boyunca Paris`te hiç yağmura yakalanmadım, sıcaklıklar son 10 senenin en yükseğinde ve hava güneşliydi. Siz o kadar şanslı olmayacaksınız. Bu yüzden yanınıza mutlaka şemsiye ve yağmurluk alın. Paris`e gidip de yağmura yakalanmayan arkadaşım yok.
Mecazi anlamda da üzerimde güneşle dolaştığımı söyleyebilirim. Tatillerim hep çok şanslı geçer, tesadüfen dahil olduğum küçük etkinlikler beni çok mutlu eder.
Unutmadan; çoğu yerde İngilizce menü yok! Ben, Paris`e gitmeden önceden her yerde Parislilerin, dolayısıyla Parisli garsonların çok kaba olduğunu okuduğumdan tedbirli davranıp cafelerin internet sitelerine girip menüleri Fransızcadan İngilizceye çevirmiştim google translate ile fakat hiç bana kaba davranan Paris`liye rastlamadım. Korkmanıza gerek yok, garsonlar yardımcı oluyorlar.
Her yere metroyla gidebilirsiniz, çok geniş bir metro ağı var yalnız metrolar eski ve pis, pek güvenli olduğunu da söyleyemeyeceğim. Bir kere bir zencinin elini çantamda yakaladım, diğer bir zenci -metro görevlisi- beni kurtardı. Bulunduğunuz bölgeye bağlı olarak, zenciler ve arapların sözlü tacizleriyle de karşı karşıya kalabilirsiniz. Çok faşist bir söylem oldu fakat böyle, bu onların suçu değil ama böyle. Onları yadırgamıyorum. Yüzyılların verdiği sömürülmüşlük, ezilmişlik ve aşağılanmışlık duygularının karşısında gelişen duygular doğal olarak sevginin karşıtı duygular oluyor. Beyazların başlattığı, kendinden olmayana karşı hoşgörüsüzlük davranışını siyahlar sürdürüyor. Her iki taraf da karşı tarafın mahallesinde dışlanıyor. Yalnız olduğum için, güvenlik yüzünden ve yürümeyi sevdiğimden çoğu zaman yürümeyi tercih ettim. Metrolarda her daim anons edildiği gibi “Please keep your belongings at all time”. Yürümeyi seviyorsanız 3-5 günlük Paris Visite kartı yerine benim yaptığım gibi 10lu bilet (Ticket t+) alabilirsiniz. Bilgi için: http://www.ratp.fr/en/ratp/r_61584/buy-your-tickets/
Bir Parizyenden öğrendiğimi aktarıyorum; otel seçmek için en iyi bölgeler; 1, 6 ya da 8.
Bir çok cafenin, sokağın, binanın, mağazanın başında “Petit” var. Parisliler küçük şeyleri seviyorlar anlaşılan. Kendime bir pay çıkarmalı mıyım acaba? 🙂